|
Hepinize
Merhaba,
Bugün
Mustafa Kemal Atatürk'ü yitirişimizin
74. yılı ve onu ülkemiz için bir
Güç kartı gününde anıyoruz. Üstelik bugün Güç kartına daha fazla bir gönderme olan bir gün, çünkü
Atatürk'ü yitirişimizin 74. yılı oluşu (7+4=11) Güç kartının etkisini perçinliyor.
Hatta bir yılı tanımladığını ve Türkiye'nin bu yılki kartının Adalet
kartı olduğunu ama kimileri için sayısı 8 olan kartın Güç kartı olarak
kabul edildiğini düşünecek olursak bu etkinin bir yılı kapsama olasılığı
olabileceğini de düşünebiliriz.
Güç
kartının etkin olduğu süreçte tutku, coşku ve taşkınlık hakimdir. Bu
zaman genelde gemi azıya aldığımız bir zamandır. Bir insana, bir konuya
veya bir göreve karşı konulmaz bir şekilde çekilebilir ve kendimizi ona
kaptırabiliriz. Bu süreçte pençelerimizi çıkartmak durumunda kalabiliriz.
Güç
kartının sayısı olan 11 sayısına gelecek
olursak, bu sayının sembolizmdeki tanımlamaları arasında, hangi konuda
olursa olsun aşırılık, taşkınlık, karışıklık ve şiddet vardır. Bu
sayı potansiyel bir çatışmanın habercisidir. Bu aşırılık, bir yenilenme
sürecinin başlangıcının habercisi, aynı zamanda da 10 sayısının yıkılmasının
ve çökmesinin, dolayısıyla evrende bir hata oluşmasının (Kader Çarkı'nın
bize verdiği görevi kabul etmeyişimizin) da temsilcisidir.
"Evren"de bir hata denmektedir, çünkü 11 sayısı, sembolü 10 sayısı
olan evrenin sütunlarından birinde aşırı büyüme ve dengesizlik anlamına
gelir, bu da kargaşa, hastalık, kanunların ihlali, uyuşmazlık ve isyan
demektir. Sütundaki bu çatlama ve sarsıntıya sebep olan şeylerden biri de
kibirdir. Güç kartı ise kibri tevzuya dönüştürmemiz gerektiğinin işaretidir.
Bu yıl
10 Kasım'da en azından benim bugüne
kadar şahit olmadığım kadar tutku ve coşku dolu kalabalıkların Atatürk'ü
anmak için toplanmalarının sütunda nasıl bir çatlama ve sarsıntıyı
temsil ettiği üzerinde biraz düşünmek gerekir.
Tutkunuz
bol ama dengeli, yolunuz ise açık olsun.
©
Güneş İlhan, 10.11.2012, İstanbul
|
|