Hepinize Merhaba,
Kutlamakta olduğumuz Zafer Bayramımız'ın tarihi olan 30 Ağustos 1922 bir
Kule günüdür. Kule kartının anahtar ifadesi “kurtuluş”tur ve içerisinde
hapsolduğumuz duvarların yıkılışını temsil eder. Bizi hapseden sembolik
gardiyana karşı kazanılan zaferi, tutsaklığın sona erişini ve
hapishaneden kurtularak özgürlüğe atılan adımı simgeler.
Ardından umudu simgeleyen Yıldız kartı gelir. Yıldız Tarot’nun güveni
temsil eden kartlarından biridir ve bize artık geleceğe güvenle
bakabileceğimizi müjdeler. Kule’nin yıkılışıyla ortalığı kaplayan toz
duman yavaş yavaş yere iner ve bize geleceğe dair bir vizyon
geliştirebilmemiz için görüş imkanı sunulur.
Ama Yıldız’ın bize verdiği bu umut, ancak Ay’ın karanlığının üzerimize
bindirdiği korkulardan sıyrılmayı başarabildiğimiz takdirde
gerçekleşebilecektir ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun
kartı Ay kartıdır.
Burada maalesef diyorum, çünkü Ay kartı en derin ve en zengin
potansiyellerimizi simgeleyen kart olmakla birlikte o potansiyelleri gün
yüzüne çıkartabilmek konusunda bizi çok zorlayan bir karttır. Ay’ın
karanlıklarından gün ışığına çıkmak ölesiye korkutucudur. Temsil ettiği
kuşku ve güvensizlik bizi ayaklarımızdan yeraltına çeker, kendi
gölgemizden korkarız. O nedenle depresyonu simgeleyen kartımız da Ay
kartıdır. Cenin pozisyonunda kendi karanlığımızda kıvrılmak bize daha
kolay gelir. Bunu meşrulaştırmak için de sözde görünmeyen güçleri
kullanırız. Belki de ülke olarak sahip olduğumuz toplumsal
şüpheciliğimiz, ötekileştirmeye olan yatkınlığımız, bize bizden başka
dost olmadığını (ki dış poltikada dost olunmaz diplomatik olunur)
düşünmemiz bundandır. Bu mazeretlerimiz olduğu sürece sahne almamıza
gerek kalmaz ve bunun sorumlusu da biz olmayız.
Daha önce de "Dünyamızın Acı Eşiği Ne Kadar Yüksek?" yazısında da
bahsettiğimiz “Genellikle eşikten atlamamanın acısı, atlamanın
korkusunun üstüne geçmedikçe bu eşikten atlamayız ve maalesef biz
insanların bu noktadaki acı eşiği inanılmaz derecede yüksektir...”
ifadesi bu kartta varlık bulur. Bunun varlık bulduğu bir diğer eşik
kartı da Ermiş'tir, ama o Ay'ın yanında çok hafif kalır. Ay (XVIII) ve
Ermiş (IX) sayılarının hanelerinin toplamıyla birbirleri ile
bağlantılıdırlar. Ermiş ile bilinçdışımıza inen yeraltı/gece yolculuğu
başlar, Ay ile biter ve yeryüzüne/gün ışığına döneriz. Cumhuriyetimizin
doğum kartının Ay olmasının bize mesajı, kendi özümüzü
gerçekleştirebilmek için Ay'ın temsil ettiği korkularımızın yolunu
katederek Ermiş'in temsil ettiği kendimize, kim ve ne olduğumuza dair
bilinçlenmenin aydınlığına ulaşmamız, bu aydınlığı önce kendimize, sonra
da insanlığa yol göstermek için kullanmamız gerektiğidir.
Özetle, Ermiş feneriyle insanlığa ışık tutan, rehberlik edendir ve
aslında ülkemizin olması gereken öz kartı da odur. O nedenle Ay'ın
(XVIII) bu korkularını yenerek Ermiş'e (IX) ulaşmak, yani Ursula K. Le
Guin'in dediği gibi, "Ay'ın karanlığına Ermiş'in ışığını götürmektir,"
yapılması gereken. O zaman Ben Kenobi'nin aşağıdaki ifadesiyle "güç
bizimle olur."
Yolunuz açık, Ermiş'in ışığı sizinle olsun.
© Güneş İlhan, 29 Ağustos 2020, İstanbul
|
Star Wars üzerine...
Kahraman Ermiş'ten yolun en sonunda büyük görevi tamamlayabilmesi için
ihtiyaç duyacağı sihirli formülü öğrenir deriz ya hani...işte böyle bir şey
o formül...
CAMPBELL:
Kötü gücün bu dünyadaki belirli bir halkla özdeşleştirilmemesi olgusu,
belirli bir tarihsel durumu değil, bir ilkeyi temsil eden soyut bir gücünüz
olduğu anlamına gelir. Hikâye, bu güce karşı koyan halkla değil, ilkelerin
işleyişiyle ilgilidir. Star Wars'da insanlara takılan canavar maskeleri,
modern dünyadaki gerçek canavar gücünü temsil eder. Darth Vader'ın maskesi
çıkarıldığında, bir insan olarak gelişmemiş, biçimsiz bir adam görürsünüz.
Gördüğünüz şey niteliği belirsiz, tuhaf ve acınası bir yüzdür.
MOYERS:
Bunun anlamı nedir?
CAMPBELL:
Darth Vader kendi insanlığını geliştirmemiştir. O bir robottur. Kendisine
göre değil, dayatılmış bir sisteme göre yaşayan bir bürokrattır. Bu, bugün
hepimizin karşı karşıya olduğu, yaşamlarımıza yönelmiş olan tehdittir.
Sistem sizi dümdüz edecek ve insanlığınızı inkâr mı edecek, yoksa siz
sistemi insani amaçlara ulaşmak için kullanabilecek misiniz? Sisteme zorla
hizmet etmemek için onunla nasıl bir ilişki içerisine giriyorsunuz? Onu
kendi düşünce sisteminize göre değiştirmeye çalışmanın bir yararı olmaz.
Onun arkasındaki tarihin ivmesi, bu tür bir eylemin sonucunda gerçekten
kayda değer bir şeyin evrilebilmesi için fazlasıyla büyüktür. Yapılması
gereken şey, kendi tarih sürecinizde bir insan olarak yaşamayı öğrenmektir.
Bu başka bir şeydir, ve yapılabilir.
MOYERS:
Ne yaparak?
CAMPBELL:
Kendiniz için olan ideallerinize bağlı kalarak ve Luke Skywalker'ın yaptığı
gibi, sistemin size yönelik insani olmayan istemlerini reddederek.
...Ben Kenobi, "Güç seninle olsun," dediğinde kastettiği şey programlanmış
politik niyetler değil, yaşam gücü ve enerjisidir.
~ Joseph Campbell'in "Mitolojinin Gücü" isimli kitabından alıntı ~
|