Hepinize Merhaba,
28 Mayıs 2023 günü ülkemiz için bir Aşıklar(VI) kartı günü, yani bir yol
ayrımındayız. Bu yol ayrımında içimize en sinen ama sağlıklı ve objektif bir
karar vermek çok önemli. Mevlana, “İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip
kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin. Kendini keşfedemeyen, hayatı
keşfedemez,” demiş. Aşıklar kartı da bizden bunu yapmamızı ister.
Aşıklar’da kahraman baba evinden ayrılma kararını verir ve ardından gelen Araba
(VII) kartı ile de yola çıkar. Bu yolda sıkıştığında artık sırtını dayayacağı
bir baba ya da koşup eteklerine yapışacağı bir anne olmayacağının farkına
varmalı ve Adalet (VIII) kartına doğru yol almakta olduğunun da bilincinde
olmalıdır. Çünkü bundan sonra ne ekerse onu biçecek, yaptıklarının sonuçlarıyla
tek başına yüzleşecek, davranışlarının sorumluğunu başkasına ihale etmek yerine
doğrudan kendisinin almasının önemini fark edecektir. O nedenle Aşıklar kartının
içerisinde gölgemizi temsil eden Şeytan (XV) kartını da barındırdığını aklından
çıkarmamalıdır.
Aşıklar kartının yürekten verilen kararla yola koyulma motifinde gölgemizi,
karanlık yönümüzü ne kadar bilincimize taşıyabilmiş, aydınlığa çıkarabilmiş ve
onunla yüzleşebilmiş olduğumuz önemlidir. Aşıklar’da gölge yanın mı, yoksa
aydınlık yanın mı yaşandığı, "neye inanılarak, neye baş konulduğu", Araba’nın
yolculuğunun yönünü ve tarzını belirleyecektir. Araba, ya dünyayı yakıp yıkmak
için yola çıkacak ya da dünyayı fethetmek için çıktığı yolda güzellikler
yaratacaktır.
James Hollis “İyi İnsanlar Neden Kötü Şeyler Yaparlar” isimli kitabında şöyle
der, "Kişisel gölge olduğu gibi birbirimizle girdiğimiz sosyal etkileşimden
dolayı aramıza dağılmış, toplu ifadeye sızmış gölge de vardır. Bu gölgesel
sızıntı kurumsallaştıkça onaylanmış olur.........Tetikte olmak, uyanık bir
vicdana ve canlı bir bilince sahip olmak, vatandaşlık görevlerine bağlılık ve
sağlıklı bir kuşkuculuk ile birleşince kişi kurumların gölgelerine meydan
okuyabilir. Kuşkuculuk, alaycı bir güvenmezlik veya vefasızlık değildir.
Kuşkuculuk, en iyi niyetli kişide bile gölgenin var, etkin ve hareket halinde
olduğuna inanır. Her kurumun, özellikle demokratik yönetişime kalkışanların
sağlığı için kuşkuculuk kesinlikle gereklidir. Hükümetlerde veya büyük
işletmelerde veya hayır kurumlarında mutlaka gölge vardır ve gündem etkindir.
Herhangi bir kurumun sağlığı, tıpkı bireyin sağlığı gibi bireyin bilinçli olma
isteğine bağlıdır. Ama kurumlar soyutturlar ve dolayısıyla, bireysel bilinçleri
veya vicdanları yoktur, düşünmezler ve ahlaki seçim yapamazlar. Onlar bize
bağımlıdırlar. Kurumların gölgelerini tanıma ve onlarla yüzleşme yetimiz,
kişisel gölgemizi tanıma yetimiz ile başlar ve her zaman böyle devam eder."
Jorge Bucay ve Silvia Salinas ise yazdıkları "Yola Sensiz Devam Etmek" isimli
kitapta şöyle derler, “İnsan yaşamakta olduğu öyküden biraz uzaklaşabilirse
korkunun nasıl işlediğini gözleyebilir, bilincine varınca da duyduğu korku
zayıflar. Örneğin ötekinin bize "aşkı verdiğine" inanma eğilimindeyizdir.
Aslında öteki, kendi aşkımızı yansıttığımız bir aynadan başka bir şey değildir.
Bu anlamda sevmek, yaydığımız aşkı yansıtacağımız birini bulmak anlamına gelir.
Ama ötekinin yalnızca bizim aynamız olduğunun farkına varmazsak, ayrılınca
ötekinin bizim sevme kapasitemizi de alıp gittiğini düşünürüz. Bu, biri baktığım
aynayı kırarsa benim de kırılacağımı düşünmek kadar saçmadır.”
Kırılmaktan korkmayacağımız, vicdanımızı taçlandıracağımız ve Araba kartının
temsil ettiği gençliğin vazifesinin başında, Cumhuriyetimizin ise güvende
olduğunu kanıtlayabileceğimiz bir seçim olması dileğiyle, yolunuz açık olsun.
© Güneş İlhan, 27.05.2023, İstanbul
|