Ana Sayfa

 

Astroloji ve Tarot

   

Artist: Marcantonio Raimondi, 1517-1520
           

  

Batı dünyasının bu meşhur iki kehanet yönteminin ortak yönleri nelerdir? Onlar aynı kökten mi geliyorlar veya en azından bir akrabalıkları var mı? Bu soruya cevap arayanlar birbirleriyle çatışan farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Gerçekten de bu iki sistem ne kadar benzerdirler veya akraba olabilirler mi?

Önce oldukça büyük farklılıklar göze çarpıyor. Astrolojinin kökenine ilişkin pek çok şey bilebilirken, Tarot’nun kaynağı hakkında neredeyse hiçbir bilgimiz yok. Yıldızlara bakma sanatının hürmete şayan tarihçesi 5000 yıldan da eskilere dayanmaktadır. İnsanoğlunun yerleşik düzene geçmesiyle toprağın işlenmesi için, uygun ekim ve hasat zamanlarının belirlenebilmesi için ve aynı zamanda dini günlerin hesaplanabilmesi için bir takvim yaratmak zorunluluğu ortaya çıktı. Gökyüzündeki hareketlilik bu iş için ideal bir baz oluşturuyordu. Güneşin dört kutsal konumu, en uzun gün, en kısa gün ve gündüz ve gecenin eşit olduğu iki gün de önceden beri bilinegelmişti. Bu olaylar biri yeni bir döngünün başlangıcını, birisi ana dönemi, ve ardından diğerine geçiş sürecini işaret ederek, güneşin yıllık seyrini dört ayrı döneme, mevsime ayırıyordu. Bu dört alan kendi içinde üçe ayrılarak bugün bildiğimiz Zodyak’ı oluşturan on iki burcu yaratıyorlardı. Gezegenlerin bu burçlar üzerindeki hareketleri tarıma ilişkin önemli ipuçları verirken, başka önemli olaylara da işaret etmiş olmaları çok olasıdır. İşte buradan astroloji dediğimiz, uzun tarihi boyunca, insanla kozmos arasındaki anlamlı birlikteliği tasvir etmeye yönelik, güçlü bir dünyayı ve varoluşu anlama modeli oluşmaya başladı. Bin yıllar boyunca bu “kralların ilmiyle” uğraşanlar, özellikle elit kesimler olmuştur.

Tarot için aynı şeyi söyleyemeyiz. Hatta köken olarak Fas, Mısır, Hindistan veya Atlantis olarak var sayılan bazı efsaneleri göz önüne alsak dahi, bu iddialı olurdu. Bu anlatılanlara göre, kartlar çok eski bir kutsal kaynaktan gelerek binlerce yıl gizli tutularak, özel gruplar tarafından nesilden nesile aktarıldıktan sonra, 15. yüzyılda tekrar gün ışığına çıkmışlar ve de asıl anlamları kavranabilmiş değildir. Elbette bu spekülasyonlardan bir kesinliğe ulaşmak pek olası değil, ancak Tarot’nun Rönesans döneminin evladı olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Bugünkü kartların yapısına uygun bilinen en eski kartlar, aşağı yukarı 1428'de Milano’lu dük Filippo Maria Visconti için resmedilmişlerdir. Bu kartlar bugün Visconti-Sforza Tarot’su olarak biliniyorlar.

O zamanlarda daha insanlar Tarot kelimesini bilmiyorlardı. Kartlara, içinde yeni bir şeyi barındırması dolayısıyla, “I Trionfi” veya “Koz Oyunu” deniyordu. Koz kartları yaratıldılar ve “normal oyun kağıtlarına” eklendiler. İlk 1530’da İtalyanca, kökü ve anlamına ilişkin herhangi bir bilgimizin olmadığı, Tarrochi kelimesi ortaya çıktı. Bilebildiğimiz kadarıyla, Tarot’yla kastedilen şey, 1781’de Fransız entelektüeli Antoine Court de Gébelin’in kartların sembolizmini eski Mısır bilgelik kitabıyla bağdaştırmasına kadar, bir tür eğlenceye yönelik kart oyunu olarak kaldı. Ancak bundan sonra insanlar kartlar açmaya ve onları yorumlamaya başladılar. Yani Tarot kehanetinin geçmişi 300 yıldan daha fazla değildir ve “bilimin kraliçesi”nden farklı olarak toplumda çok sayılmamış, çoğunlukla, eğer şeytan işi olarak lanetlenmemişse, düşük ahlaklılara ait bir uğraş olarak görülmüştür.

Tarot ile astroloji arasındaki bu büyük değer farkının başka bir nedeni daha vardır. Astroloji  hesaplanabilirdir. Hesap ve astroloji birbirlerine çok yakın dururlar, öyle ki Roma döneminde astrologlara aynı zamanda matematikçi denmekteydi. Ve tabii ki hesaplanabilir olan şey ikna eder ve güven verir. Doğru hesaplanmış bir horoskop dünyadan bakıldığında, astronomi tarafından da tersi iddia edilemeyecek olan, gökyüzüne ait o anın fotoğrafıdır. Bu durumun herhangi bir anlam ifade ettiği veya etmediği sorusu ise, astrologlar ve astronomlar arasında elbette fikir ayrılıklarına neden olacaktır. Ancak her durumda astrolojinin söyleminin hesaplanabilir, şüphe götürmez cinsten bir baza oturtulduğu gerçeği değişmeyecektir.

Kartla yapılan kehanette ise söylem tamamen rastlantısal olan bir duruma dayanır. Bu, rastlantıyı anlamsız, aptalca v.b şekilde görmek isteyenlerin eline sağlam bir koz verir. Bunun yanı sıra kartlara yöneltilen aynı soruya her yeni açılışta farklı, hatta birbiriyle çatışan söylemlerin ortaya çıkması da söz konusudur. Bu yüzden pek çoklarına göre açık bir şekilde hesap edilerek ortaya konan bir doğum haritası çok daha sağlam bir temele inşa edilmiştir. Ancak burada atlanan şey de, bir horoskobun oluşturulmasında baz alınan doğum saatinin, ya da bir olayın oluşunun da aslında bir tür rastlantısal an olduğu gerçeğidir, söz konusu olan her ne ise, bir kaç dakika önce ya da sonra da oluşabilirdi.

Her iki yöntem de gökyüzündeki gezegenlerle karşılaştırılabilirler. Hesap edilebilir olan astroloji düzenli ve öngörülebilir yörüngesi dolayısıyla Güneş’e (
?) benzetilebilir. Tarot kehaneti daha çok Ay’ın (?) özelliklerini taşır. Ay’ın hareketi daha istikrarsızdır. Bir büyür, bir küçülür, kimi geceler gün gibi aydınlıkken, bakarsınız bir kaç gece ortalıktan kaybolur, göründüğü yer ve zaman kayar hatta kimi zaman gündüz gözüyle görünür olur. Tarot da aynı hesaplanamaz hali ve keyfiyeti sergiler. Ancak eğer onun bu lunar yanını tanıyorsak, onun resimsel tasvirlerine aşinaysak, Tarot’nun hayalgücünü canlandırmadaki ve gerçekten dikkate değer söylemlerde bulunmadaki gücü bizi hayrete düşürür. Elbette bu özellikler bu iki konunun prestijini etkilemiştir. Dolayısıyla astrolojinin üniversitelerde ve kral saraylarında (Güneş prensibi) ve erkeklerce (?) öğretilmesine şaşmamak gerekir. Buna karşılık kart açma sanatı ise kadının alanı olarak (?) bilinmiş ve en başından günümüze değin, bugün de sosyal anlamda sınır dışı edilmiş göçebe halklarla (bu da bir Ay özelliği) birlikte anılmıştır.

........................................................

Tüm bunların yanı sıra, Astrolojik veya Tarot danışmaya ilgi gösteren insanlar arasında da beklenti bakımından farklılık olduğunu görürüz. Astrolojik danışmanlık almak isteyen insanların –en azından bizim çevremizde– sorunlarını derinden anlamak, kendi üstlerinde çalışmak ve kendi sorumluluklarını almak konusunda daha hazır olduklarını gözlemliyoruz. Bir Tarot seansında daha çok falcılık özellikleri beklenerek, sanki bir tür sihirli hareketle sorunların çabucak ve acı duymadan ortadan kayboluvermesi beklentisi ağır basar.

Bütün farklılıklara rağmen her iki kehanetin dayanak noktası aynıdır. Onlar kendilerine özgü yöntemlerle anın niteliğini tercüme ederler. Astroloji zamanın niteliğini belli bir coğrafi konumda gökyüzüne bakarak yorumlarken, Tarot’ya aşina birisi de bir anın içinde rastlantısal olarak oluşan kart dizisinin dile getirdiği sembolizmden yola çıkar. Bu açıdan bakılınca her iki kehanet yöntemi de ezoteriktir, çünkü onlar gerçekliğin arkasındaki gerçeği aramaktadırlar. Başka bir deyişle görünen düzeyi (yıldızlar, kartlar) gözlemler ve ardında saklı olan anlamı yorumlarlar.

 

........................................................

 

Elbette bütün Tarot kartları astrolojik sembollere tercüme edilebilir ve astrolojik sistemde tanımlanabilirler ama katı bir şekilde Büyük Arkana’daki 22 kartı, 10 gezegen ve 12 burç ile eşleştirmeye çalışmak sonuç vermemektedir. Büyük Arkana’da İkizler ve Başak prensibine tamamen karşılık gelen bir kart yoktur. Buna karşın Güneş’le ilişkilendirmekte hiç zorlanmayacağımız birden fazla kart vardır. Örneğin, solar bilinçle ilişkili olan Büyücü, Güneş’in hakimiyet yanını temsil eden İmparator ve tabii Güneş kartının kendisinin yanı sıra, hedefe ulaşmak yoluyla kendini gerçekleştirmeyi temsil eden Dünya kartı astrolojiye göre Güneş temasına sahip olan kartlardır.

 

Hajo Banzhaf'ın 2005 yılında Barış İlhan Yayınevi tarafından basılan "TAROT - Günün, Ayın, Yılın Kartı" isimli kitabından alıntıdır.

08.10.2019, İstanbul

 

     

         

 

tarotdergisi@gmail.com

Başa Dön

© 2005-2019, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.