Hepinize
Merhaba,
Geçen
ay Jim Carrey ve Morgan Freeman'ın oynadığı "Bruce
Almighty(Aman Tanrım!)" isimli filmi bir kere daha seyrettim ve sanırım
daha çok seyrederim. Kibirli bir insanın yolculuğunu ve dönüşümünü
anlatan çok güzel bir film.
O
filmde Jim Carrey'nin yapılan tüm duaları evet diye cevapladığı
sahne ve bunun sebep olduğu felaketler zinciri bana Hajo Banzhaf'ın
"Tarot ve Kahramanın Yolculuğu"
kitabında Ermiş kartı ile
ilgili bölümde söylediği bir şeyi hatırlattı:"Aslında
sık sık Tanrı’ya bizi iyi ki en aptal dileklerimizi ve en “makul”
planlarımızı gerçekleştirmekten koruduğu için yürekten şükretmek
kesinlikle çok bilgece olacaktır." Yani dünya bizim bakış açımızdan
bize karşı tümüyle iyi olursa bu evren için hiç de iyi olmaz.
Neyseki evren kendisi bunu dengeler. Çünkü yaşamın ve evrenin özü
dualite üzerine kuruludur. İyi ve kötü birlikte dans etmelidir. Tek kişilik
dans olmaz.
Italo
Calvino'nun "İkiye Bölünen Dekont" isimli kitabı bunu çok güzel
betimlemektedir. İnsanlar savaş alanında atılan bir topla ikiye parçalanan
dekontun kötü yanından bezdikleri için iyi yanından medet ummak şöyle
dursun ondan da ölesiye bezerler. Neyseki ikisinin tekrar birleşmesi ile
kurtuluş, yani mutlu son gelir.
Çin
felsefesinde kötü, herhangi bir şeyin aşırısı olarak tanımlanır
(ki bu bizim Şeytan kartımızın
temasıdır). Yani iyinin aşırısı da kötüye dönüşür. Onun için
iyi ile kötünün bütünleştirilerek dengelenmesi (Denge
Kartı) gerekir. Ama ne yazık ki bizler içimizdeki kötü olarak tanımladığımız
nitelik ve potansiyellere (Şeytan) kendilerini ifade etme şansı verip
onlarla yüzleşmek ve onları yaşamımıza dahil etmek yoluyla
dengelemek yerine onları öldürmeye (Ölüm
kartı) çalışırız. Ve bu durum bizim onların daha da fazla tutsağı
olmamıza (Şeytan) neden olur. Çünkü biz onları bilinçdışına itmişizdir
ve onlar orada bizim kontrolümüz dışında işlev görmeye devam
ederler. Halbuki bilince taşınmaları durumunda onlarla ne yapacağımızı
çok daha iyi bilebiliriz.
İyi
ve kötü bağlamında bir diğer konu ise gerçekleşmeyen rüyalarımızın
bizim için ne kadar iyi oldukları, onların gerçekleşmemelerinin ise
bizim için ne kadar kötü olduğudur. İşte bu tartışılır,
çünkü
genellikle yaşananlardan sonra görülür ki aslında bu ifade
tam tersi de olabilir. Aynı bahsettiğim filmde Jim Carrey'nin ana haber spikeri olma
rüyasının aslında onun için hiç de iyi ve uygun bir şey olmayışı
gibi. Her rüya ya da duamız bizim için iyi değildir ve iyi ki tüm
gayretlerimize rağmen gerçekleşmezler. Bunlar bizim egomuzun arzu ve
dilekleridir. Halbuki kahramanın yolculuğunu yaparak ulaşacağımız
benliğimizin arzu ve dilekleri için benliğimiz ve evren birlikte işbirliği
yaparlar ve sonuç çok farklı olur.
Evren
bize bir şeyi egomuz istediğinde değil o şey bize gerektiğinde, yani
benliğimiz için yeri ve zamanı geldiğinde sunar. Buna bizim için kötü
olarak tanımladığımız ve kaçınmak için elimizden geleni yaptığımız
acı da dahildir. Hâlbuki acı en önemli deneyimdir, çünkü kişiyi
büyüten, olgunlaştıran ve benliğine yaklaştıran, ona önce kendisini sonra da başkalarını koşulsuz
sevmeyi öğreten bu içerisinde acı olan deneyimdir. Bize kahramanın yolculuğu eşiğini
atlama cesaretini kazandıran şey, eşiği atlamadığımız için çektiğimiz acının
atlama korkumuzu yenmesidir.
İyi
ile kötünün yolunda yolunuz
açık olsun.
©
Güneş
İlhan, Ekim 2009, İstanbul
Rev.
13.11.2013
|