|
Hepinize
Merhaba,
Mitlerde
ve masallarda kahraman genellikle asıl annesi ve babası tarafından
büyütülmez. Bebekken başka bir aileye onu büyütmeleri için
emanet edilir. Yani kahramanın iki ebeveyni vardır. Bebeğin
başka bir aileye emanet edilmesinin görünen sebebi ise genelde babanın
bebek büyüyünce kendisini öldüreceğinden korkmasıdır. O
nedenle baba bebeğin ölmesini ister, anne de sanki bebek öldürülmüş
gibi yapar ve onu başka birisine emanet eder. Böylelikle bebek kendisini
ikinci bir ailede bulur. Babanın bu korkusunun nedeni yaratılış
öyküsüyle başlayan, Kronos’un babası Uranus’'ü, Zeus’un da
babası Kronos’u öldürmesiyle sonuçlanan iktidar kavgasıdır.
Büyücü, kahramanın o kendisini öldürmek isteyen göksel babasıdır.
Ama bu simgelemede vurgulanan Kronos'un babalık yönüdür, oğlunu öldürme
güdüsünün tetikleyicileri ise
Büyücü’nün konusu değil, başka kartların konusudur,
aynı Büyücü'nün tek mitolojik imgesinin de Kronos olmadığı
gibi.
Karta
baktığımızda Kronos'un arabasını sürerken gördüğümüz
yılanı Büyücü'nün kemeri olarak görürüz. Ayrıca
Joker’inkine
yakın renklerle benzer bir yaşam enerjisi betimlenir, ama
burada karta bir ağırbaşlılık gelmiştir.
Joker’in savrukluğu yoktur. Çünkü Büyücü işini bilen bir ustadır.
İş yeni de olsa altından kalkacak eylem gücüne, yaratıcılığa,
iradeye ve inisiyatife sahiptir. Bu özelliklerini tüm sembollerden önce 1 sayısından
alır. 1’in prensibi erildir. İlk sayıdır önceli yoktur ve
başlatandır (aynı tanrılar soyunu başlatanın Uranüs
oluşu gibi). Bütün sayılar ondan türediği için kendi
yeteneklerini keşfetme sürecini ve ustalığı temsil eder.
İnsanoğlunun yaşam yolunun ilk bölümü olan eril yolu başlatır.
Bilinçli aklı temsil eder. Konsantrasyon öne çıkar ve tüm zihnini
ve dikkatini belli bir fikre ve bu fikri onu yukarıdan aldığı
güçle dünya üzerinde gerçekleştirmeye verir. Bir paratoner gibidir,
zihninde bir şimşek çaktığında ve yıldırım
düştüğünde o enerjiyi alır ve toprağa iletir. Böylece o
fikir bir biçim alır (aynı masanın şekli gibi) ve maddesel
dünyada gerçeğe dönüşebilecek duruma gelir. Elinde aletleri olan
bir usta olduğu için ölçer, biçer, tartar, çizer ve sonunda gerçekliği
ve uygulanabilirliği olan bir proje
çıkartır ortaya. Ve denemeye meraklıdır. Tekrar tekrar
dener, ta ki gerçeğe dönüşebilecek hale gelinceye kadar.
İlham, fikir üretmek, beyin jimnastiği ve proje tasarlamak ve bunları
gerçeğe uyarlanabilir hale getirmek Büyücü’nün misyonudur. Yani gerçekleştirmekten
daha ziyade gerçekleştirilebilecek hale getirmektir onun misyonu.
Dolayısıyla
Büyücü'nün temsil ettiği şey aslında potansiyeldir, eyleme dönüştürülmek
üzere hazır bekleyen bir potansiyeldir. O nedenle içerisinde bulunduğumuz
durumda karşı karşıya geldiğimiz şeyin üstesinden
gelebilecek potansiyele sahip olduğumuzu söyler bize. Önündeki aletleri
ise, "İşte sana malzeme, yukarıdan gelen ilhamın da
var, şimdi önündekine konsantre ol, dikkatini ver, bilmediğin şeyleri
farket, onları öğren, irade göster, eylem odaklı ol ve yaratıcılığını
ortaya koy," der bize.
Verdiği mesaj "Eğer elindeki kaynakları farkedebilir
ve bunları
nasıl kullanacağını öğrenebilirsen bu işin
üstesinden gelebilirsin"dir. İrademiz ve keşfedilerek kullanılmayı
bekleyen yeteneklerimiz sayesinde bugüne kadar bizim olanaklarımızın
dışında diye düşündüğümüz şeyleri gerçekleştirebileceğimiz
anlamına gelir.
Bu
kartın çıkması bize cesaret verir, aslında ihtiyacımız
olan her şeyin elimizin altında olduğunu farketmemiz, görmediğimiz
yetenek ve becerilerimizi görmemiz, kullanmadığımız
potansiyellerimize işlevsellik kazandırabilmemiz için fırsattır
ama tabii ki vurguladığı şey disiplin ve bu aşamada yılmamaktır.
Çünkü bunun ardından yaşam bizi bu farkındalıkla eyleme
geçmeye de çağıracaktır.
Yani
Büyücü bize başarı vadeder, ama biz bu vaat üzerine yan gelip
yatamayız, çünkü beraberinde söylediği şey artık
inisiyatifi ele almamız gerektiğidir.
Dolayısıyla
onu bir oyun kurucu gibi düşünebiliriz, "Ben oyunu kurdum, haydi
şimdi sıra sende, göster kendini!" dermiş gibi.
Yaratıcı
şimşekleriniz bol, yolunuz ise açık olsun.
©
Güneş İlhan, 18.11.2012, İstanbul
|
|