Ana Sayfa

Ölüm ve 13

   

Marsilya Tarot'su

Ölüm Kartı

   

      

Ölüm, aynı kozasından çıkan bir kelebekte olduğu gibi sadece fiziksel vücudun atılmasıdır. 

O, algılamaya, anlamaya, gülmeye ve büyüyebilmeye devam ettiğiniz daha yüksek bir bilinç düzeyine geçiştir.

 

~ Elisabeth Kübler Ross ~

       

  

    

Hepinize Merhaba,

 

Sanıyorum Tarot'nun bizimle mesajlaşma diline yabancı, kartlarla henüz tam anlamıyla tanışmamış olanların Tarot kartlarından korkmalarının nedeni çoğunlukla Ölüm ve Şeytan gibi kartlardır. Hâlbuki yaşam ne kadar korkutucu ise, onlar da ancak o kadar korkutucu olabilirler. Yaşama ilave bir korku katmazlar. Hele ki fiziksel olarak ölmeden ya da bilerek ruhumuzu şeytana satmadan - hatta kimi zaman sattığımızda - onları derinlemesine deneyimleyebiliyorsak, bizi zenginleştirir, aydınlatır ve özümüze kavuştururlar.

 

Ölüm kartını en korkutucu kılan, kartın adının yanı sıra resimsel betimlemesinde bir iskelet görüyor olmamızdır. Bu iskeleti çürümüş bir cesetten artakalanlar olarak da düşünebiliriz, et ve deri değiştiren bir vücut olarak da değerlendirebiliriz. Eğer kartı ikinci seçenekte değerlendiriyorsak, o zaman bu kart bizi korkutmuyor, daha doğrusu korkutuyor ama biz gene de ona bakıyor, onu görüyoruz demektir ki bu da yolculuğumuzda ilerleyebileceğimiz anlamına gelir. Dış dünyaya sergilediğimiz, özümüzü yansıtmayan kimliği üzerimizden atmaya yönelmişizdir. Şimdi Asılan'ın ipinin kopmasıyla baş aşağı dalmakta olduğumuz derinliklerde ilerledikçe eski vücudumuzu üzerimizden sıyırıp kendi özümüze uygun bir vücut bulmaya doğru ilerliyoruzdur. Ölüm ışığa ve yeni bir yaşama giden yolu açar bizim için. Yolda karanlıkla yüzleşmemiz, eski yaşamımızı, alışkanlıklarımızı, davranış kalıplarımızı bırakmanın korkusunun üstesinden gelmemiz ve onları bırakmayı kabullenmemiz gerekir. Elisabeth Kübler Ross'un ölümcül hastalarıyla olan görüşmelerinin ve çalışmalarının bir ürünü olan  "Ölüm Ve Ölmek Üzerine" isimli kitabıyla bilgi dağarcığımıza kazandırdığı ölümü, ölecek olmayı kabullenmenin beş aşamasını sembolik ölümümüzde de yaşarız: inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Elisabeth Kübler Ross bu kitabında "Tüm bu evrelerde genellikle direnen tek şey ümittir," der. Onun hastaları yeni bir tedavi yöntemi ümit etmişlerdir, biz ise burada, sembolik ölümümüzde yeniden ışığa kavuşacağımızı ümit ederiz ve kararlılığımızı yitirmedikçe de ona ulaşırız.

 

Ölüm kartının sayısal sembolizmine baktığımızda da, 13 sayısı genellikle korkulan ve uğursuz olarak kabul edilen bir sayı olmuştur. Bu durum antik çağdan beri böyle süregelmiştir. Bunun en bilinen sembollerinden biri Hıristiyan geleneğinde Son Yemek'te İsa ve havarilerinin on üç kişi oluşlarıdır. Makedon kralı Philip ise kendi heykelini on iki Olymposlu tanrının heykelleri ile aynı kaideye oturtturduktan kısa bir süre sonra suikaste kurban gitmiştir. 13'ün gökyüzünün, zamanın ve tamamlanmış dairenin bölümlerinin sayısı olan 12'yi bozduğuna inanılmıştır. Ancak bu sayı Maya, Aztek ve Meksika gibi kültürlerde kutsal ve uğurlu sayılmıştır. Ayrıca 12+1'li bir grup olarak bakıldığında da birçok inanış ve efsanede böyle bir grubun onüçüncü ferdi ya da unsuru en güçlü olanı simgelemiştir. Yani sembolizmde, 13 sayısından bir yandan 12'yi bozacak diye korkulurken, bir yandan da bu sayı 12'yi bir arada tutan sayı olarak kabul edilmiştir.

 

Öyle görünüyor ki, aynı bizim yeniden doğabilmek için ölmemiz gerektiğini kabul etmekte zorlanışımız gibi sembolizm de 13 sayısını kabul etmekte zorlanmış.

 

Yolunuz zor olmasın diyemiyorum çünkü genelde zordur, ama açık olsun.

 

© Güneş İlhan, Mart 2009, İstanbul

Rev. 14 Mart 2021

          

              

                   

  

tarotdergisi@gmail.com

  

Başa Dön

  

© 2005-2021, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.