Ana Sayfa |
|
Korku İnsana Neler Yaptırır? |
Bir çocuğun mutlu olması ya da sevmesi için bunların ona öğretilmesi gerekmez. Ama korkması, nefret duyması ve önyargılı olması için bunların ona öğretilmiş olması gerekir. Ve dünyanın içinde bulunduğu duruma baktığımızda bu konuda ne kadar iyi öğretmenler olduğunu görüyoruz.
~ Anonim ~
|
Hepinize Merhaba,
Belki hatırlayanlarınız vardır, bundan yaklaşık yedi yıl önce televizyonda Spielberg'in "Into the West" isimli bir dizisi gösterilmişti. O diziyi seyretmek benim için çok farklı bir deneyim oldu. Gerçi bunda biraz da içinde bulunduğum yaşam sürecinin etkisi vardı, ama esas olarak dizi bana kızılderililer ile beyaz adamların ya da çizgi roman terminolojisini kullanacak olursak, "vahşi" yerliler ile "medeni" soluk benizlilerin yaşadıklarına dair farklı bir bakış açısı, yeni bir farkındalık kazandırmıştı. Çünkü beyaz adamın kızılderiliye karşı duyduğu korkuyu ilk defa bu kadar net ve tüm çıplaklığıyla algılıyordum. Bu korkuyu gördüğüm an beyaz adamın kızılderili şefi öldürmek için silahını ateşlemek üzere olduğu an, gördüğüm yer ise beyaz adamın gözleriydi. Hani derler ya, "korku insana neler yaptırır" diye, işte o an bu deyişin benim için ebediyen kanıtlandığı andı.
Bu diziyi Aziz kartını düşünürken hatırladım, çünkü Aziz kartı her ne kadar tarot destesindeki üç koruyucu karttan biri olsa da, gölge yanını unutmamamız gerekir. Bu kartın etkin olduğu süreçteki inancımızı güçlendirme, vicdanımızı sorgulama, yaşamımızdaki anlamı bulma, erdemli bir şeyler yapma ve güven oluşturma çabalarımız, kartın gölge yanı sayesinde kibirli bir kendini beğenişe ve dogmatik bir her şeyi ben bilirim tavrına neden olabilir. Dolayısıyla tanrısal anlamdaki koruyuculuğuna fazla güvenip vicdanımıza ve kendi etik değerlerimize karşın bir tavır içerisine girmememiz gerekir, çünkü daha önce de bahsi geçtiği gibi mitolojide tanrıların cezalandırmakta asla gecikmeyeceği yegâne şey kibirdir.
Aidiyet duygusunu arayış, kendi özümüzden uzak, yalnızca bir arayışa dönüştüğünde, kendimizi özgün etik değerlerimize aykırı bir aidiyetin içerisinde bulabiliriz. Halbuki Aziz etik yargılama ve muhakeme gücünü temsil eder. Bu prensibe aykırı, hiç sorgulanmayan bir aidiyet inanç yoksunluğuna, inanç yoksunluğu ise kibirli bir savunma mekanizması geliştirilmesine neden olur. Çünkü savunmaz da sorgularsak, hem dışlanmaktan hem de içimizde olacaklardan korkarız. Yukarıda bahsettiğim beyaz adamın gözlerinde gördüğüm o katıksız korku işte bu, hem kavrayamamaktan hem de inanamamaktan kaynaklanan korkuydu.
Bu sene Aziz kartı bizi korkularımızdan biraz arınıp sorgulamaya ve muhakeme etmeye çağırıyor. Dünyada ve ülkemizde birçok olay meydana gelmekte, bunların hem görünürde olan hem de görünürde olmayan, yani hem kavrayabildiğimiz hem de kavrayamadığımız nedenleri var. Aziz bunu bize hem aşağıyı hem de yukarıyı işaret eden parmakları ile gösteriyor ve yalnızca görünürde olana bakmakla yetinmeyin, görünür olanın arkasındaki anlamı bulmaya çalışın diyor. Tabii ki Aziz'in bu çağrısı yalnızca dış dünyamız için değil, aynı zamanda kişisel yaşamlarımız için de geçerli.
Arayacağınız anlamın çok da uzağınıza düşmemiş olması dileğiyle, yolunuz açık olsun.
© Güneş İlhan, Şubat 2012, İstanbul
|
Başa Dön |
© 2005-2021, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez. |