Ana Sayfa

 

 

Büyük cesaret göstermek demek incinebilirliği göze almak demektir (Büyük Arkana).

Ortaya çıkmak ve görünmek demektir (Değnekler).

İhtiyacın olanı istemek (Paralar).

Nasıl hissettiğin hakkında konuşmak (Kupalar).

Zor konuşmalar yapmak (Kılıçlar).

 

- Brené Brown -

 

Asılan ve Boyun Eğmek

 

Hepinize Merhaba,


Yıllar önce Asılan kartı için "Her fırsatta "tüm kartlarımız güzeldir, kötü kart yoktur, yeter ki onların mesajlarını doğru okuyabilelim," derim ama elbette ben de Asılan kartını çektiğim zaman "Yaşasın!" demiyorum. Çünkü biliyorum ki ben onu, o beni, birbirimizi zorlayacağız ve bu zorlayışta Asılan galip gelirse ben yeri boylayacağım," demişim.
 

Birkaç ay önce aynen öyle oldu, yeri boyladım, hem de gerçek anlamda. Bir ucu havaya kalkmış bir kaldırım taşı bazen nelere kadir olabiliyor. Bu şimdi benim için Asılan mıydı, yoksa Kule miydi ama sanki daha çok Asılandı, en iyisi ben bunun üzerinde düşüneyim ve hatta belki bir yazı yazarım, iyi konu olur derken Facebook'u açtım. Facebook'ta o güne dair eski yıllardaki paylaşımlarım geldi önüme ve ne göreyim, yedi yıl önce aynı gün gene Asılan'dan bahsetmişiz.

         
İşin ilginci düştüğüm yeri sevmiş olmam, daha doğrusu düştüğüm yerde kalkmadan önce birkaç dakika oturup gelen geçene bakıp, hatta belki laflayıp ondan sonra kalmak istememdi. Ama sokak ortasında olamadı tabii ki, insanlar kalkamıyorum sandılar ve yardıma geldiler. Şu anda yazarken bile durum aklıma geliyor ve gülümsüyorum. Dizim acıdı, bacağıma iki gün kramp girdi ama ben gülümsüyorum. Yani neredeyse yukarıda bahsi geçtiği gibi "Yaşasın" diyeceğim.

             
Gerçi belki de yalnızca yorgun olduğum için oturup kalmak istemişimdir, kimbilir. Ama sadece yorgunluktan da olsa, o Asılan olabilir çünkü Asılan bizi yorar. Asılan'da içerisinde bulunduğumuz durumla mücadele ederiz. Hayat bize hayır der, biz evet deriz. Hayat bize diz çök der, biz put gibi dikiliriz. Hayat bize teslim ol der, biz asla deriz. Hayat bize bırak der, biz ölürüm de bırakmam deriz. Halbuki farkında değilizdir, Asılan zaten bizi öldürmek içindir, çünkü ardından Ölüm kartı gelir.

          
Eckhart Tolle'nin "Direnmemek evrendeki en büyük gücün anahtarıdır," sözü bu noktada anlam kazanıyor, Seneca'nın "Boyun eğemeyen kişi hükmedemez," deyişi gibi. Asılan'da direnmeyip ölmeyi bilebilmek, Ölüm (XIII=4) kartının gereğini yerine getirebilmek önemli ki bir İmparator (IV=4) gibi yaşamımıza yeniden hükmedebilmeye başlayabilelim.

 

Ölüm kartı sayısının rakamlarının toplamıyla içerisinde İmparator'u da barındırır. Ancak, tabii ki ölür ölmez İmparator olmak mümkün değil. Sembolik ölümle önce dişil yolun derinliklerine dalmamız ve yeniden doğmayı başarabilmemiz gerekir. Eski yapı tümüyle yıkılmadan yeni bir yapı oluşturamayız. Ölüm kartı da bu sürecin henüz başlangıcıdır ve şifalanmanın, yeniden doğmanın kısa yolu yoktur. Artık yeraltına inmekteyizdir ve Ay'a, oradan da Güneş'e varana kadar gün yüzü görmek mümkün değildir. Aynı İnanna gibi, her bir kapıda kimliğimizden bir parça bırakarak yeni bir kimliğe doğru yol almadıkça kendi hikâyemizi yeniden yazamayız.

            
Bu elbette aynı bir fiziki ölümde olduğu gibi önce yas tutmakla başlayan zor ve acı dolu bir süreçtir ama kazanımlarını hayal ettikçe ve yol boyunca kazanımları birer birer edindikçe katetmeye değer bir yol olduğunu yavaş yavaş bize gösterir. Belki önce, Münir Nurettin Selçuk'un deyişiyle "kendimizi kör kuyularda merdivensiz bırakılmış" hissedebiliriz ama ilerledikçe adeta bir Indiana Jones macerasındaymış gibi heyecan içerisinde hazinemizi bulduğumuzda merdiven aniden önümüzde belirir.

            
Kuyularınız hazine dolu, yolunuz açık olsun.

 
Güneş İlhan, 19.04.2021, İstanbul


 

 

“İçinde şeytan dediğin o şeyin en kıymetli tarafın olmadığını nereden biliyorsun?

Sizin gibi beş hissinden başka duygu vasıtası olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar.

Asıl sebep ve illetlere varabilseniz göreceksiniz ki en zayıf tarafımız dışımızdadır.

Gözümüzü kör eden yedi renktir, kulağımızı sağır eden sesler, ağzımızı paslandıran yemeklerimiz, kalbimizi önce coşturup sonra durduran sonsuz koşmalarımızdır.

Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.”
...........................
“Bu şeytan hepimizde vardır. Bizim sanatkar tarafımız onun çocuğudur.

Bizi gündelik hayatın dışına çıkaran, bize insanlığımızı, makine olmadığımızı idrak ettiren odur.”


- Sabahattin Ali, 'İçimizdeki Şeytan' -

  

tarotdergisi@gmail.com

Başa Dön

© 2005-2022, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.