Ana Sayfa

 

 

   

Her birimiz Dorian Gray gibiyiz...

  

İnsanlar vitray gibidirler. Güneş çıktığı zaman parlar ve ışıldarlar, ama karanlık indiğinde, 

eğer içeriden gelen bir ışık varsa gerçek güzellikleri ortaya çıkar.

  

~ Elisabeth Kübler-Ross ~

          

   

 

Hepinize Merhaba,

 

Hırsız Polis dizisinin şarkısı “İmkansız”ın şarkı sözlerini çoğunuz biliyordur sanırım:

Gecenin En Siyahında,
Umudun Bittiği Yerdeyim.
Köşeyi Dönsem Ölüm,
Düz Gitsem Hayat,
Gölgeler İçindeyim.

 

 

Geçen gün de Ezginin Günlüğü’nün 25. yılı için çıkartılan “Çeyrek” albümünü dinlerken başka bir şarkı dikkatimi çekti, adı “Küçüğüm” ve şöyle başlıyor:

 

Bugün güneş doğmayacak, bugün sen çok öleceksin.

Biraz düşlerine eğil, orada bir şey bulacaksın.

Bugün unut mavileri, çiçeğe su verme unut.

Biraz daha sen olursun, kalbindeki rengi büyüt.

 

Tüm bunlara gündelik hayatta bu şekilde, bir anlık tesadüf etmek bize sembolik ölüm ve gölgemizle yüzleşerek iyileşme ve bütünleşme temasının evrenselliğini o anda, belki de konu üzerinde yapılan çalışmalardan ve mitolojiden çok daha çabuk ulaştırıyor ve biz bunu bir şekilde kayda geçiyoruz, ta ki günü geldiğinde kullanmak üzere.

 

Aşağıda bahsedeceğim alıntılar belki bazılarınız için tekrar olacak, ama ben dergimizle yeni tanışan dostlarımızla da paylaşmak için yinelemek istiyorum.

 

Dorian Gray'in Portresi’nde Sir Henry, Dorian Gray'e şöyle der:

 

"İyi etki diye bir şey yoktur, Mr. Gray. Tüm etkiler ahlaka aykırı - bilimsel açısından ahlak dışıdır. Neden mi? Çünkü birisini etki altına almak demek, ona kendi ruhunu vermek demektir. Etkilenen kişi kendi doğal fikirlerini düşünmez, kendi doğal tutkularının peşinden koşmaz olur. Erdemleri ona ait değildir. Günahları - günah diye bir şey varsa eğer – ödünç alınmıştır. Başka birisinin müziğinin yankısı, onun için yazılmamış bir bölümün aktörü haline gelir. Yaşamın amacı kendi benliğini geliştirilmektir. Kendi doğanı bütünüyle gerçekleştirmek – her birimiz bunun için buradayız... Bence bir insan hayatını dolu dolu ve tümüyle yaşamalı, her duygusuna biçim vermeli, her düşüncesini ifade etmeli ve her rüyasını gerçekleştirmeli... Bastırmak için çabaladığımız her dürtü zihnimizde kuluçkaya yatar ve bizi zehirler... Seni cezbeden şeyden kurtulmanın tek yolu ona teslim olmaktır... Direnirsen, ruhun kendine yasakladığı şeylerin özlemiyle hastalanır...Ruhu, duyulardan başka hiçbir şey iyileştiremez, tıpkı duyuları da yalnızca ruhun iyileştirebileceği gibi."

 

Connie Zweig ve Steve Wolf de "Romancing the Shadow: Illuminating the Dark Side of the Soul" adlı kitaplarında şöyle yazmışlardır:

 

"Her birimiz Dorian Gray gibiyiz. Dünyaya güzel, masum bir yüz; nazik, saygılı bir tavır; genç, yetenekli bir imaj sergileme arayışındayız. Ve bilmeden ama kaçınılmaz olarak, imajımıza uymayan, özsaygımızı arttırmayan, bizi gururlu kılmayan, aksine bizi utandıran ve kendimizi ufak hissettiren nitelikleri kenara iteriz.

 

Bizi tedirgin eden duyguları - nefret, öfke, kıskançlık, hırs, rekabet, arzu, utanç - ve kültürümüzce yanlış olarak tanımlanmış davranışları – bağımlılık, tembellik, saldırganlık, bağlılık – bilinçaltımızın karanlık mağarasına süpürür ve böylelikle gölgemizin içeriğini oluştururuz. Bu nitelikler önünde sonunda Dorian’ın resimleri gibi kendilerine bir yaşam bulurlar, yaşamımızın arkasındaki görünmez bir ikiz gibi ya da ayırt edilebilir şekilde yaşamımızın yanında.

 

Psikolojide gölge olarak bilinen bu yabancı, bizizdir, ama henüz değil. Farkındalığımızdan gizlenmiş olan gölgemiz bilincimizdeki benlik imajımızın bir parçası değildir. Sanki nereden çıktığı belirsiz münasebetsiz şakalardan yakıcı tacizlere uzanan bir yelpazeye sahip davranışlar silsilesi gibi aniden belirir. Ortaya çıktığında bizi utandıran, bize eziyet eden bir istenmeyen misafir gibidir."

 

İşte bu nedenle kahramanın yolculuğu zordur. İmkansız’da dediği gibi köşeyi dönmek ve ölmek gerekir. Bu da bizi korkutur.

 

Neden Dorian Gray’den alıntı yaptığıma gelince, aslında ben o kitabı okumadım, sadece yıllar önce radyodaki “Arkası Yarın” ya da "Mikrofonda Tiyatro" programında dinlediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Fakat aynı yukarıda bahsettiğim şarkıların sözlerinin beni bulduğu gibi, o da beni buldu. Michael Douglas'ın oynadığı Harika Çocuklar (Wonder Boys) filmini seyrederken filmin bir sahnesinde televizyonda Dorian Gray'in Portresi filmi oynuyordu ve ben yukarıda sizinle paylaştığım alıntıyı orada duydum.

 

Hajo Banzhaf’ın Denge kartını anlatırken söylediği gibi “ Fakat insan, bu ruh rehberini nerede ve nasıl bulabilir? ...birini özellikle aramak nafile olur. Kendimizi ona açık ve hazır tutmamız, rehberi bize çeker. Açık söylemek gerekirse o her zaman oradadır, ama biz onu görmemiş ve duymamışızdır.”

 

Yolunuz açık, rehberiniz bol olsun,

 

© Güneş İlhan, Mart 2008, İstanbul

Rev. 23 Ocak 2022

          

tarotdergisi@gmail.com

Başa Dön

© 2005-2022, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.