Ana Sayfa |
|
Her birimiz Dorian Gray gibiyiz... |
İnsanlar vitray gibidirler. Güneş çıktığı zaman parlar ve ışıldarlar, ama karanlık indiğinde, eğer içeriden gelen bir ışık varsa gerçek güzellikleri ortaya çıkar.
~ Elisabeth Kübler-Ross ~
|
Hepinize Merhaba,
Hırsız
Polis dizisinin şarkısı “İmkansız”ın şarkı sözlerini çoğunuz
biliyordur sanırım: Gecenin
En Siyahında,
Geçen gün de Ezginin Günlüğü’nün 25. yılı için çıkartılan “Çeyrek” albümünü dinlerken başka bir şarkı dikkatimi çekti, adı “Küçüğüm” ve şöyle başlıyor: Bugün
güneş doğmayacak, bugün sen çok öleceksin. Biraz
düşlerine eğil, orada bir şey bulacaksın. Bugün
unut mavileri, çiçeğe su verme unut. Biraz
daha sen olursun, kalbindeki rengi büyüt. Tüm
bunlara gündelik hayatta bu şekilde, bir anlık tesadüf etmek bize sembolik
ölüm ve gölgemizle yüzleşerek iyileşme ve bütünleşme temasının
evrenselliğini o anda, belki de konu üzerinde yapılan çalışmalardan ve
mitolojiden çok daha çabuk ulaştırıyor ve biz bunu bir şekilde kayda geçiyoruz,
ta ki günü geldiğinde kullanmak üzere. Aşağıda
bahsedeceğim alıntılar belki bazılarınız için tekrar olacak, ama ben
dergimizle yeni tanışan dostlarımızla da paylaşmak için yinelemek
istiyorum. Dorian
Gray'in Portresi’nde Sir Henry, Dorian Gray'e şöyle der:
Connie
Zweig ve Steve Wolf de "Romancing the Shadow: Illuminating the Dark Side
of the Soul" adlı kitaplarında şöyle yazmışlardır: "Her
birimiz Dorian Gray gibiyiz. Dünyaya güzel, masum bir yüz; nazik, saygılı
bir tavır; genç, yetenekli bir imaj sergileme arayışındayız. Ve bilmeden
ama kaçınılmaz olarak, imajımıza uymayan, özsaygımızı arttırmayan,
bizi gururlu kılmayan, aksine bizi utandıran ve kendimizi ufak hissettiren
nitelikleri kenara iteriz. Bizi
tedirgin eden duyguları - nefret, öfke, kıskançlık, hırs, rekabet, arzu,
utanç - ve kültürümüzce yanlış
olarak tanımlanmış davranışları – bağımlılık, tembellik, saldırganlık,
bağlılık – bilinçaltımızın karanlık mağarasına süpürür ve böylelikle
gölgemizin içeriğini oluştururuz. Bu nitelikler önünde sonunda Dorian’ın
resimleri gibi kendilerine bir yaşam bulurlar, yaşamımızın arkasındaki görünmez
bir ikiz gibi ya da ayırt edilebilir şekilde yaşamımızın yanında. Psikolojide gölge olarak bilinen bu yabancı, bizizdir, ama henüz değil. Farkındalığımızdan gizlenmiş olan gölgemiz bilincimizdeki benlik imajımızın bir parçası değildir. Sanki nereden çıktığı belirsiz münasebetsiz şakalardan yakıcı tacizlere uzanan bir yelpazeye sahip davranışlar silsilesi gibi aniden belirir. Ortaya çıktığında bizi utandıran, bize eziyet eden bir istenmeyen misafir gibidir." İşte bu nedenle kahramanın yolculuğu zordur. İmkansız’da dediği gibi köşeyi dönmek ve ölmek gerekir. Bu da bizi korkutur. Neden
Dorian Gray’den alıntı yaptığıma gelince, aslında ben o kitabı okumadım,
sadece yıllar önce radyodaki “Arkası Yarın” ya da "Mikrofonda Tiyatro" programında dinlediğimi
hayal meyal hatırlıyorum. Fakat aynı yukarıda bahsettiğim şarkıların sözlerinin
beni bulduğu gibi, o da beni buldu. Michael Douglas'ın oynadığı Harika Çocuklar
(Wonder Boys) filmini seyrederken filmin bir sahnesinde televizyonda Dorian
Gray'in Portresi filmi oynuyordu ve ben yukarıda sizinle paylaştığım alıntıyı
orada duydum.
Hajo
Banzhaf’ın Denge kartını anlatırken söylediği gibi “ Fakat
insan, bu ruh rehberini nerede ve nasıl bulabilir? ...birini özellikle
aramak nafile olur. Kendimizi ona açık ve hazır tutmamız, rehberi bize çeker.
Açık söylemek gerekirse o her zaman oradadır, ama biz onu görmemiş ve
duymamışızdır.” Yolunuz açık, rehberiniz bol olsun,
© Güneş İlhan, Mart 2008, İstanbul Rev. 23 Ocak 2022
|
Başa Dön |
© 2005-2022, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez. |