Ana Sayfa

Gölgeyle Kucaklaşmak - Sanatçı Rita Loyd

 

Kirlenmek Güzeldir

  

İyi olan her şey pahalıdır ve en pahalı olan şeylerden biri de
kişiliğinizi geliştirmektir.
Masumiyetinize, yanılsamalarınıza ve kuşkusuzluğunuza mal olur.

 

~ Sheldon B. Kopp ~

          

  

Hepinize Merhaba,

 

Tarot kartlarında Joker'in I Ching'deki karşılığına baktığımızda Masumiyet ve Bilinmeyen  yazdığını görürüz. Masumiyet başka bir yerde ve başka bir kartta da geçmez. Bunun nedeni tüm masumiyetiyle bilinmeyene doğru yola çıkan Joker’in, bu yolda kendi mitolojisini yazarken masumiyetini yitirecek olmasıdır. Çünkü gerçek anlamda yaşamak demek masumiyetimizi yitirmek demektir, yani eğer tümüyle yaşama dahil olarak, kendi özgür irademizle aktif bir biçimde yaşamak ve yaşamımızı biçimlendirmek istiyorsak masumiyetimizi yitirmek kaçınılmazdır.

 

Masumiyeti yitirmek demek üzerimizden naifliği atmak demektir. Bu naiflik bizi dünyanın adil olduğuna ve her zaman iyilerin kazandığına inandırmıştır. Ve biz bu inançla kendi sırça fanusumuzda yaşarız. Ancak o fanustan dışarı adım attığımızda görürüz ki aslında hayat hiç de sandığımız gibi adil değildir ve her zaman da iyiler kazanmaz.

  

Hayatla masum ve terbiyeli bir çocuk gibi mücadele edemeyiz. Çünkü iyi, uslu ve cici bir çocukmuş gibi dış dünyanın bizden beklentilerini karşılayarak yaşadığımızda yaşamın da bize iyi davranacağını garanti ettiğimizi düşünme yanılgısı, bizi dünyanın bunun aksini kanıtlayacağı durumlara daha çok maruz bırakır. Bunun yanısıra herkesi kendimiz gibi sanma yanılgımız da hüsrana uğrar. 

 

Bu yanılsama ta ki biz kendi gölgemizle yüzleşinceye kadar sürer. Bunun sebebi ise kendi gölgemizle yüzleşmemeye devam ettiğimiz sürece başkalarının ve yaşamın gölgeleriyle de yüzleşmekten kaçmaya devam edecek olmamızdandır. Bu yanılsamada kendimizin iyi olduğunu ve iyi şeyler hakettiğimizi düşünür, gölge ve karanlık yanımızı inkar eder ve dışarıya yalnızca iyi ve kabul edilebilir olduğunu düşündüğümüz yanları yansıtırız. Karşılığında da yaşamın bize kendimiz için iyi ve kabul edilebilir şeyler sunmasını bekleriz. Halbuki yaşam maskelere kanmaz. Neyi öğrenmemizin zamanı geldiyse bize onu yaşatır. Biz insanoğlu da genellikle kötü olaylardan ders çıkardığımız için kendimizi talihsiz(!) olayların içerisinde buluveririz. Halbuki onlar aslında bizim için yenilgi ya da başarısızlık maskesine bürünmüş birer talihtirler.

 

Evet, kötü ve kabul görmez olarak düşündüğümüz yönlerimizi bastırır, onları yok sayar ve ne zaman bizi dürtecek olsalar geldikleri yere geri göndermeye çalışırız. Bu bastırma ve baskılama konusu her aklıma ya da gündeme geldiğinde eski bir arkadaşımı hatırlarım. O arkadaşım yıllar önce bana bir şeyi bastırmaya çalışmanın elinde ıslak bir sabunu sıkmaya benzediğini  söylemişti. Ve tabii o sabunu ne kadar fazla elinde sıkarsan, elinden kayıp kontrolsüzce bir yere fırlaması o kadar olasıdır. Dolayısıyla gölgemizi bastırmaya çalışmak nafiledir ve de bir çözüm değildir. Biz bastırdıkça bilinçdışımız yaşamımıza daha fazla müdahale edecek ve kontrolü bizim elimizden alacaktır. 

 

Hajo Banzhaf Tarot ve Kahramanın yolculuğu kitabında şöyle söyler, “Kendi gölgemizle karşılaşmaktan olduğu kadar, başkalarının gölge yönleriyle de yüzleşmekten kaçınırız. Görmek istemediğimiz şeyi örtbas etmeyi ve hafife almayı tercih ederiz. Bunun görünen avantajı, güvenle korunmuş bir dünya ve engellenmiş bir sürü çatışmadır. Fakat ortada olan dezavantaj yalnızca insanın ardı ardına kurban durumuna düşmesi değil, bu role ve dünyanın bu kadar kötü olabileceğine inanamayan masum bir çocuğun bilinç düzeyine takılıp kalmasıdır. Belki de çocukken yalnızca iyi bir hâl ve gidişe sahip olmanın yeterli olduğunu öğrenmişizdir. Fakat bu çocukça tavır yetişkinlerde gülünç olur ve giderek sorun yaratır.”

 

Halbuki Marie-Louise von Franz’ın dediği gibi, “Dünyada, onun kötülüklerinden babası ve annesi tarafından korunan, masum ve terbiyeli bir budala gibi yol almamanın ve böylelikle her köşede aldatılmamanın, yalan söylenmemenin ve soyulmamanın yegâne yolu insanın kendi kötüsünün derinliklerine inmesidir ve bu genellikle kişinin başkalarındaki aynı unsurlara karşı içgüdüsel bir farkındalık geliştirmesini sağlar.”

 

İşte bu kendi kötümüzün, daha doğrusu kötü olduğunu düşündüğümüzün, kendi karanlığımızın derinliklerine inme sürecinde masumiyetimizi yitireceğimiz garantidir. Ama kirlenmek güzeldir. Çünkü o derinliklerde dönüştürülmeyi bekleyen en büyük yaşam potansiyelimiz ve yaratıcılığımız yatar. Bu potansiyel kahramanın yolculuğunda bulunması zor hazine dediğimiz şeydir, yani bizim hazinemizdir. Ama biz onu diplerden, karanlıklardan çıkartıp yaşamımızda işlev görmek üzere dönüştürmedikçe bir dirhemine bile dokunamayız.

 

Kendi gölgemizle yüzleşmek zordur, kendimizi farketmek, hiç de sandığımız gibi bir kişi olmadığımızı görmek bizi ürkütür. Hatta kendi potansiyelimizi görünce iliklerimize kadar dehşete  düşeriz. Ancak buna rağmen kendimizle yüzleşmeyi başarabilirsek, o ürktüğümüz potansiyeli yapıcı bir güce dönüştürebilir ve hiç de sandığımız gibi olmadığını gördüğümüz yaşamla daha kolay başedebiliriz. Kendi karmaşık yapımızla yüzleşmek ve onu kavramak, diğer insanların yapısını da kavramamızı ve yaşama, nasıl yaşanacağına, yaşamla nasıl baş edileceğine ilişkin deneyim kazanmamızı sağlar. 

      

Böylelikle yaşamda kendimize bir kurban gibi edilgen bir yardımcı rol biçmek yerine, kendi özgür irademizle etkin bir baş rol biçer ve kendi mitolojimizin senaryosunu değiştirebiliriz.

 

İşte bunun için kirlenmek güzeldir...

 

© Güneş İlhan, 03.04.2013, İstanbul 

     

         

tarotdergisi@gmail.com

Başa Dön

© 2005-2022, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ

Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez.