Ana Sayfa |
|
2016 - Ermiş Yılı |
|
"İnsan, pek latif bir içe maliktir. İnsansan bir an olsun onu ara!"
Mevlana
|
Hepinize Merhaba,
Bir Ermiş yılı olan 2016'ya "öteki"ne karşı yöneltilen şiddetin yüceltilmesinin dünyamıza ve ülkemize neler yapmakta olduğuna şahit olarak girdik. Yaşadıklarımıza bakınca bu ötekileştirmenin ve ötekine uygulanan sözel (nefret söyleminin) ve fiziksel şiddetin daha da artacağını, daha da yüceltileceğini tahmin etmek hiç de zor değil, dahası çok korkutucu. İnsanın, ışığıyla bizlere rehber olması gereken Ermiş'in kendisini bizlere bu şekilde gösterebileceğine inanası gelmiyor. Ama biliyoruz ki Tarot'da olasılıklar sonsuz ve bu olasılıkların aydınlık olanları olduğu kadar karanlık olanları da var.
İnsanoğlunun kendisine yapabileceği en büyük kötülük ötekini yok etmeye kalkışmak olsa gerek, çünkü ötekini yok etmek üzere çıktığı yolun sonunda yok ettiği kaçınılmaz olarak kendisi olur. Jason Shulman'ın Çatışmanın Öte Yüzü başlıklı makalesinde vurguladığı gibi çatışma yaratılışın ve yaşamın temelidir. İnsanoğlu yaşamı ancak öteki üzerinden tanımlayabilir, anlayabilir ve anlamlandırabilir. Aynı, çok klasik bir ifade haline gelmiş olsa da, gece olmasa gündüzü, karanlık olmasa aydınlığı, kadın olmasa erkeği tanımlayamayacağımız gibi. Ama asıl bir öteki var ki, işte onunla işimiz çok zor. Çünkü bu öteki bizim kendi gölgemiz, ve biz kendimizi ancak onun üzerinden tanımlayabiliriz. Aksi takdirde hep eksiğizdir.
Ermiş kartımız, Kendi Mitolojimiz'i kendi kalemimizle yazma yolunda çıktığımız Kahramanın Yolculuğu'nda atlamamız gereken ilk eşik kartımızdır. Bu eşik, bizi "öteki"yle yüz yüze gelmeye, onu tanımaya ve onun potansiyelini yaşamımıza yapıcı bir şekilde dahil etmeye doğru açılan kapının eşiğidir. Ancak yeri gelmişken tekrar hatırlatmakta yarar var, bu eşik ancak "atlamamanın acısı, atlamanın korkusuna galip geldiğinde" aşılır.
"Dünyamızın Acı Eşiği Ne Kadar Yüksek?" başlıklı yazımda belirtmiş olduğum gibi, "Dünyamız da kendi kahramanın yolculuğunu yapıyor ve bir eşik atlama aşamasında. Yüzyıllardır dünyada ataerkil düzen hüküm sürmekte ve kaynakların bize aktadıklarından biliyoruz ki daha önce de anaerkil düzen hakimdi. Belli ki dünya ana rahminden ayrılmış, eril yola koyulmuş ve katetmiş. Şimdi de kendisini karşıt kutbuyla uzlaşmaya götürecek olan dişil yolun eşiğini atlamak durumunda. Bu eril yol sanki dozunu ayarlayamamış bir İmparator kartı gibi. Onu eşikten atlamaya çağıran da, adeta başka çaresi kalmamış da yolu işaret etmek için dozunu arttırmış bir İmparatoriçe kartı gibi. Ama dünya, bu eşiği atlamamak için ölesiye direniyor."
Bu yazı 2008'de yazıldı, sekiz yıl geçti, Amerika siyah erkeği iki dönem başkan seçti, şimdi sıra kadın başkanda, ama dünya hala direnmeye devam ediyor. Dünyamızı bu yıl Ermiş kartına getiren döngü 2010 yılında İmparatoriçe kartı ile başladı, dolayısıyla bu döngüye İmparatoriçe temasının hakim olacağını söyleyebiliriz. İmparatoriçe kadın ve dişil olanı, doğa anayı temsil ediyor, günümüzde de bunlara karşı aşırı bir ötekileştirme ve yok etme güdüsü yükseliyor. İmparatoriçe aynı zamanda doğum, yenilenme, yeni topraklara ayak basma demek, ama öyle görünüyor ki bu doğum sancısı oldukça şiddetli olacak.
Ülkemizin Ekim ayında Güç kartı yılına girdiğini göz önüne aldığımızda, bizlerin işinin daha da zor olacağını görebiliriz. Çünkü Ermiş ne kadar mütevazı ise, Güç kartı o kadar tevazudan uzaktır. Ermiş ne kadar sakinse, Güç o kadar pençelerini gösterir. Ermiş'e bir kandil ışığı yeter, Güç alev alev yanar. Ermiş hoşgörülüdür, Güç zorbadır. Tüm bunların yanısıra bir de Ermiş kartının sayısı olan 9'un Odin'in sayısı olduğunu, Odin'in bilgeliğe erişmek için Yddgrasil’de dokuz gün asılı kaldığını, ama kendisinin aynı zamanda Savaş Tanrısı olduğunu, fakat bu ünvanı doğrudan savaraşak değil, insanları savaşmaları için tahrik ederek ve insanlar savaşırken kendisi bir kenarda seyrederek almış olduğunu söylecek olursak neden böyle bir Ermiş yılına girmiş olduğumuzu biraz daha anlaşılır kılabiliriz.
Ermiş kartı bize böyle bir yıl yaşatırken dikkatimizi kendimize ilişkin farkındalığımıza çekmek istiyor olabilir. Çünkü yaşadıklarımızı önlemek için bugünden yarına bir yaptırım gücümüz olmasa da, kendimizde, olaylara ve olgulara bakış açımızda, düşünce sistematiğimizde ve yaklaşımlarımızda yaratacağımız değişimle çevremizde de değişime sebep olmamız her zaman gücümüz dahilindedir.
Ermiş bize bunlar için ışık olan rehberimizdir. Düşünür, sorgular ve irdeler. Fikirlere ve eleştirilere açıktır. Aziz sürecinde sahiplenmiş olduğumuz "doğru ve yanlış"a dair değerlerde ve edinmiş olduğumuz aidiyet duygusunda kendi özümüz için doğru gitmeyen bir şeyler var ise, bunları gözden geçirmemiz ve revize etmemiz için bize bir fırsat sunar. Biz bu fırsatı değerlendirmek için direnirsek de, bize aynı bugün olduğu gibi, bunu istesek de istemesek de yapmak durumunda kalacağımız durumlar yaşatabilir. Ermiş'in huzurunun yerini acı ve keder alır, eleştiriye ve fikirlere olan açıklığın yerini "ben bilirim"cilik alır. Kimseyi dinlemez ve kendi görüşlerini dayatır. İşte o noktada ne yapacağımız belirleyecektir, kendi Ermiş'imizi aydınlığa döndürüp döndüremeyeceğimizi ve o feneri ötekini bulmak için kullanıp kullanmayacağımızı. Bunu yapabilirsek eğer bir sonraki yıl Kader Çarkı'nın bize vereceği yeni ödevler olacaktır. Yapmadığımız takdirde ise, aynı ders maalesef tekrarlanacaktır.
Işığınız yeniye ve aydınlığa doğru, yolunuz ise açık olsun.
Güneş İlhan 16.03.2016, İstanbul
|
"Nereye gidersen git, kendini de beraber götür."
|
Başa Dön |
© 2005-2019, BARIŞ İLHAN YAYINEVİ Bu sitedeki tüm yazıların yayın hakkı Barış İlhan Yayınevi'ne aittir. İzinsiz hiçbir alıntı yapılamaz ve kopya edilemez. |
|